Sinemamızın fakir ama gururlu olduğu yıllar... Fatma
Girik henüz küçük bir kız, figürasyondan geliyor, hayat arkadaşı yönetmen
Memduh Ün’ün de desteğiyle zirveye tırmanıyor. Bitmek tükenmek bilmez bir
enerjisi var. Diyelim zor beğenen bir rejisörle uçurumdan yuvarlanma sahnesi
çekecek. Otuz kez aşağı yuvarlanıyor. Gıkını çıkarmadan tepeye tırmanıyor,
saçını makyajını kendisi düzeltiyor. Yırtılmış elbisesini kendi eliyle dikiyor.
Günün sonunda yorgun ama mutlu, yatağına uzanıyor.
Hemen her türü denemekten çekinmeyen yönetmen Metin
Erksan’la İntikam Meleği Hamlet filmini çekecekler. Meslekleri için kendilerini
paralamakta beis görmeyen iki deli... Yerel olanı belgesel gerçekliğine yakın
bir sinema diliyle anlatmayı başaran Erksan, bu uyarlamasında Fatma Girik’ten
bir silahşör, bir dişi kurt, bir öç makinesi yaratıyor. Boncuk gözlü güzel
Fatma coştukça coşuyor. Kendisini kadın olduğu için hor görenlere tahammülü
yok.
Yirmi yıl önce İstanbul Üniversitesi’nde sinema
televizyon okuyordum. Kamera ya da kurgu dersine giren eğitmenlerimiz ilk ders
konuşmalarında;
“Sarılık olmayı, sabahlara dek çalışmayı göze almayan
kızlar şimdiden vazgeçsin” derdi. Benzer bir konuşmaya başka eğitim kurumlarında da rastladım. Şaka ile karışık olsa da, “Kadın
yönetmenlerin dillerini bulması zaman alır.” gibi sağlaması olmayan önyargılar
dile getirilirdi. Niye kızlara özel konuşma yapıldığını bir türlü
anlayamıyordum.
Setlerde çalışmaya başladığımda dramalar çok izlenir
olmuştu artık. İşgücü ihtiyacı çoğalınca, kör cinsiyetçiler pısıp deliklerine
saklandılar. Çenelerini açarken daha dikkatli davranmak zorunda kaldılar. Kadının alımgücünün artması
senarist ve yapımcıları daha güçlü kadın figürler yaratmaya itti. Çoğu zaman
kafası karışık kadınlardı bunlar. Neyse ki bugün hayatın onlar adına karar
almasını beklemeyip yola çıkacak kadar cesur kadınlar daha çok izleniyor.
Elbette ki görsel hikayecilikte tıpkı yazılısında olduğu
gibi bireyin kimliği önemlidir. Çünkü biricik öykümüzü anlatırken kendimizden
yola çıkarak dünyayı anlamaya çalışırız. Yaşımız, cinsiyetimiz, kökenimiz hepsi
hikayemizi belirleyen unsurlardır. Ama bunları yan unsur değil de ana malzeme
olarak alırsak, kısır anlatıcılar olmaya mahkum oluruz. Kendi hikayeni cinsel
tercihlerinle değil, kalbinle yazarsın. Hayatta da böyle olmalıdır.
KENDİNE YARDIMCI DEĞİL KÖLE ARIYORSUN!
Bu yılın gişede yüzü gülen filmlerinden Wonder Woman’da
“Dünyanın daha barışçı bir yere dönüşmesi” için pes etmeyen bir kadın karakter
izliyoruz. Yüzyılın başında kadınların sadece sekreterlik mesleğine mahkum edilmesini eleştiren film "Bence siz yardımcı değil kendinize köle arıyorsunuz" diyerek iş hayatında kadınları dışlayan erkekleri de bir güzel paylamaktan çekinmiyor.
Bayan Sloane filminde de birlikte çalıştığı ekibi
kurtarmak için kariyerini feda eden bir karakterle karşılaşmıştık. Yaptıklarının
cezasını çekmek için hapse giren Sloane, “Erkek mahkumlar gibi birbirimizi
bıçaklamıyoruz. Onun yerine yardımlaşma kulüpleri, üretim gurupları kuruyoruz.”
demişti. Dişi hormonlarının şiddetten çok şefkate yatkın hisler yarattığı
kanıtlanmış durumda.
Çok az kadın karakter kıstırılmış duygu durumu içinde iken intikam peşinde hayatını heder eder. O intikam duygusunu besleyen bir miras hissi (Arya Stark), bir kendini gerçekleştirme hissi (antigone) vardır. Tabiatın damarlarına sirayet etmesine izin veren kadın erkek farketmez, her cinsin bağışlayıcı bir davranış şekli benimseyeceği açıktır. İyiden iyiye karanlığa gömülürken daha affedici olmaktan başka çaremiz yoktur.
Çok az kadın karakter kıstırılmış duygu durumu içinde iken intikam peşinde hayatını heder eder. O intikam duygusunu besleyen bir miras hissi (Arya Stark), bir kendini gerçekleştirme hissi (antigone) vardır. Tabiatın damarlarına sirayet etmesine izin veren kadın erkek farketmez, her cinsin bağışlayıcı bir davranış şekli benimseyeceği açıktır. İyiden iyiye karanlığa gömülürken daha affedici olmaktan başka çaremiz yoktur.
Ben ana görünümü fb ben fb onay fb ilginç bir blog kaçak benden konser ve doğum dilek fotoğraf davetini gönderildi Kabul olarak memnun hedefleyecektir Polonya'da yaşayan piyano çalmak bir davet beni kabul fb ait profilinde size yazdım monika Burada Sorunuzu hoşgeldin hangi Eğer teşekkür yazmak için temasa geçmek için bir yol olabilir
YanıtlaSil