18 Ocak 2020 Cumartesi

GEBELİK EĞİTİMİ

"Yalnızlığı öğren, çünkü en çok ona ihtiyacın olacak. Seçilmiş bir yalnızlık insanın sahip olacağı en büyük lükstür."                                                                                                      Charles Bukowski


 Geride bıraktığımız güz başında, yani bundan beş ay kadar önce, hamile kaldığımı öğrendim. Bu sürpriz gebelik tam da 40. yaşıma merhaba demek üzereyken başıma geldi ve beni ne yapacağımı bilmez bir durumda bıraktı. Heyhat,ben mevzuya ayana kadar gebelik  ilerleyivermişti. Acil karar almak durumundaydım.

Bu yaşıma dek hiç gebe kalmamıştım. Önceleri bu tercihimi, eğitim ve iş hayatında aktif olma tutkumla ilişkilendiriyordum. Fakat 11 yıl önce psikanaliz ve terapi çalışmalarına başladığımda başka bir şey farkettim. Çocukluğuma dair bilinçaltına ittiğim birçok korkuyla yüzleşmeye başladığımdan beri çocuk sahibi olmanın pek de iyi bir fikir olmadığını düşünmeye başlamıştım.

Çocuk doğurmaya nasıl karar verdim?

 Bir kere ister istemez, kendi ebeveynlerimin  üzerimde uyguladığı eğitimin kalıntılarını çocuğa aktaracaktım. Sevgi ve şefkat kisvesi altında çocuğu sarsacaktım. İkincisi, zaten iliklerime işlemiş 'daimi suçluluk duygusu'  anne olunca katmerlenecek, yaptığım hiçbir şey bana yeterli gelmeyecek ve endişelerimle  çocuğun yüzeceği suları da bulandıracaktım. 

Diğer yandan bir insanın büyüdüğünü görmenin heyecanı ve onunla hayata bir kez daha başka gözlüklerle bakma tecrübesi, bana çok cazip görünüyordu. Bu yaşıma kadar istediğim okullarda okumuş, mesleğimde tatmin yaşamış, hayallerimi gerçekleştirmiş, az çok dünyayı gezmiş ve türlü maceraya doymuştum. İçimde kalan bir hedef yahut arzu yoktu. Elbette aktör ve yazar olarak yetkin ürünler vermek ve istikrarla yola devam etmek istiyordum ama mesleğimde geçirdiğim yıllar, onu pratik biçimde icra etmenin yollarını öğretmişti. Birkaç işi bir arada yürütme deneyimini pekiştirmiştim.

Arkadaşlarımın çocuk büyütme serüvenlerine tanıklık ettikçe çocuk bakımının göz korkutucu bir şey olmadığını düşünür olmuştum. Asıl kaygı yaratan onun karakterini şekillendirirken nasıl bir kılavuz olacağımdı.

Her ne olursa olsun alacağım karar bencilce olacaktı. Partnerim bu kararı bana bıraktı. Ben de kafamdaki türlü soruyu eledim. Hiç kimse yanımda olmasa bile tek başıma bir çocuğa  sevgi, güven ve sıcak bir yuva ile iyi bir eğitim sağlamak üzere tüm yaşamımı en baştan düzenlemeye hazır mıydım? Birkaç gün boyunca kafamda bu soruyla dolaştım. Zira ne ailem ne de arkadaşlarım (bir tanesi hariç) çocuk doğurmam konusunda hevesliydi. Onlar dünyaya bir çocuk getirme sorumluluğunun ağırlığından dem vurup bununla başa  çıkamayacağımı  düşündüklerini söylemişlerdi bile.

Sonuçta kafamdaki soruya verdiğim yanıt "EVET" oldu. Her ne olursa olsun bununla tek başıma bile başa çıkabilme sözünü kendime veriyordum. Bir karar almak benim için zordur, o kararı aldıktan sonra şikayet edip geri vitese takmayı da sevmem. 

İş hayatında aktif bir hamile 
ya da 
 Hamilelik hastalık değildir

Yine de kararımı verip ailemle ve partnerimle paylaştıktan sonra işler  kolaylaşmadı. Oysa başlangıçta her şey rüya gibiydi... 

Mistik biçimde bebeğin dünyaya gelme çabasının ve tüm bu süre zarfında geçirdiğim kazalara rağmen zarar görmeden, hayatta kalma çgayretinin uhrevi bir bağlantısı olduğunu düşünmek istedim. O, bir mucizeydi!
Dünyaya gelmeyi çok istiyordu. 
Periler gibi kendi masalını yazıyordu. 
Annesi ve babasından ayrı bir varlık olarak yolunu çizmeye henüz anne karnındayken başlamıştı.
 İşte böyle düşündüğüm bir, iki hafta boyunca her sorun önemsiz göründü. Hayat ışık demetleriyle bezeli, yaldızlı kağıtlarla sarılı paketler çıkardı karşıma. Kendini masallarla kandırdıkça yaşam ne de güzel akıyordu...

Partnerimle ufak bir törenle evlendik. Bebeği büyütmek için ortak bir yolda yürümeye ve hayal kurmaya söz verdik. Çalıştığım iş yerinde yani yapım şirketindeki patronum  hamilelik haberimi anlayışla ve mutlulukla karşıladı. Çalışan bir gebe olma isteğime destek verdi. 

Her şey yoluna girmiş gibiydi. 

Yazı da kışı da zor bir coğrafyada gebelik geçirmek önceleri beni düşündürmedi değil. Bir TV dizisi çekimleri nedeniyle Midyat'ta yaşıyordum. Yeni kitabım raflara çıkmıştı ve tanıtımı için kitap fuarlarında imza günlerine katılmam gerekiyordu. Bu yoğun tempoda hamilelik nasıl sürecekti? 

Pek kolay olmadığını itiraf etmek zorundayım. İstanbul gibi yaşlı, hamile, engelli ve çocuk sevmeyen bir şehir yerine küçük bir şehirde olmanın elbette ki çok avantajı vardı. Midyat'ta geç gebelik yaşayan birçok kadın var. Hatta Mezopotamya'da ileri yaşta gebelik, sık rastlanan bir durum. İstanbul'da olsam gebeliğime bir sürü mana yükleyip durumu abartacak çılgın  kalabalıktan uzakta olmak beni rahatlamıştı. Kaldı ki, haberleşme araçlarıyla hamilelik hakkında ben sormadan fikir beyanında bulunmaya meraklı bir sürü kişi bana ulaşabiliyorken Midyat'ta kayıplara karışmak da kolaydı.

Ah, işte bu noktada en sevdiğim bölüme geliyoruz. Her kafadan çıkan ayrı ses... Bölüm başlığı olabilir pekala...
Farkında mısınız bilmiyorum ama, çocuk gelişimi üzerine tavsiye vermeye meraklı ne çok insan var... Aslında her konuda akıl vermeye meraklı ne çok insan var! Ben fikrini sormasam da, mutlaka beyin yakıcı bir tavsiyede bulunmak için yanıp tutuşan insanlar... Anneliği ve hamileliği kainatın en büyük kara deliği olarak görenler... Çözümlenmesi zor bir sürü denklemi önünüze koyanlar...
Beyninize karanlık düşünceler zerk edip evine dönüp keyifle uykuya dalanlar...

Böyle bir güruh hayatımı işgal etmek üzereydi. Hemen bir önlem almalıydım!


Seçilmiş yalnızlık

İşte o zaman, hamileliğimi yalnız geçirme kararı aldım. 

Kendi mutsuz çocuk yetiştirme deneyimlerine rağmen bana ne yiyeceğim, ne giyeceğim, ne dinleyeceğim, ne okumayacağım (kitap okuyan kadınlar mutsuz olurlar kızım, çok okumak kafanı bozuyor senin, bırak okuma! diyen mi istersiniz herkesi kendi düşünce sistemiyle yargılayan mı?) , ne çalışmayacağım, hangi egzersizi yapıp yapmayacağım hakkında ders vermeye girişenler...

Komik olan şu ki, ben fikrini sormadan laf yetiştiren bu güruh, sanki bizim bilmediğimiz bir evrende var olan 'Uluslararası Annelik Enstitüsü'nden yüksek doktora ile mezun olmuş gibi davranıyordu. Görünmez diplomalarıyla "Anne" olmanın inceliklerini anlatmak onlar için nasıl bir tatmin kaynağıydı? Bir türlü anlayamıyordum. Diplomaları ve uzmanlıkları sabit olan, kendi hekimime ve spor eğitmenim sessiz kalırken güruh konuşmaya pek meraklıydı. Hekimim ve spor eğitmenim, onlar ki mevcut diplomalarına rağmen, bana asla bir konuda akıl vermeye girişmediler. Ben sormadıkça tavsiyede bulunmadılar. Her daim moral verdiler ve sadece işlerini yaptılar. Eleştirmediler de onaylamadılar da... Olması gerektiği gibi...

Hayatıma yavaş yavaş sızan bu güruhun çabaları genellikle bana komik geldiği için, onlara çoğu zaman kahkaha ile; özel hayat haklarımı ihlal ettiklerini düşündüğümde ise tavrımı ve mesafemi net biçimde koyarak karşılık verdim. Telefonlarına çıkmadım, yüz yüze görüştüğümüzde düşüncelerini kendilerine saklamaları gerektiğini dile getirdim. 

40 yaşıma gelmiştim. Özel hayatımda türlü kalp kırıklığı yaşamış ve de iş hayatında insafsız bir ormanda, yırtıcı hayvanlarla çarpışarak ayakta kalmış, tonlarca deneyim kazanmıştım. Kararlarıma kimsenin karışma hakkı olmadığını bilecek kadar yaşamıştım yani... 

İsterdim ki, size yalnız bir hamileliğin rahat ve huzurlu geçtiğini yazayım. Hayır, sandığım kadar rahat geçmedi... 

Bir kere duygu durumum allak bullaktı. Ama bunu paylaşacak kimsem yoktu. Çünkü eşim ciddi bir rahatsızlıkla boğuşmaya başlamıştı ve tedavisi yüzünden şehir dışında olmak zorundaydı. 
Bense Midyat'taydım. Hamileliğimin iş yerimde sorun yaratmaması için iki kat daha dikkatli olmak, ekibi yavaşlatmamak için azami özeni göstermek zorunda hissediyordum kendimi. Ama tüm bunlar olurken gel gitli ruh hallerimi paylaşamazdım. Çünkü bir bakıma paylaşmak, mahreminize müdahale fırsatı doğurur.

İçimde büyüyen oldukça hareketli taklacı bir kumru vardı. O kumruyu çok bilmiş güruhtan korumak dert değildi de... Kim bilir, belki  O'na en büyük zararı ben verebilirdim. O' nu kendimden korumayı nasıl öğrenecektim?



GELECEK BÖLÜM:

Çalışan bir gebe olmanın zorlukları 

ve 

Doğum için hazırlanma süreci


*** Fotoğraf İstanbul Oyuncak Müzesi'nde çekilmiştir.

1 yorum:

  1. MEVCUT KREDİLER

    Kişisel, Ticari Nakit Kredisi, Teminatsız Kredi, Teminatsız işletme sermayesi almanız mı gerekiyor? Herhangi Bir Profil İçin Özel Olarak Geliştirilmiş Kredi Programlarımız Var, İş İhtiyaçlarınızı Karşılamak için bugün bize bir kredi uygulayın.

    Operasyon;

    Hızlı ve Basit Kredi
    Hızlı Başvuru Süreci
    24-72 Saat İçindeki Onaylar
    İsteğe Bağlı Ücret Kredisi
    5 günden az sürede finansman


    MEVCUT KREDİ HİZMETLERİ DAHİL:
    ================================
    * Bireysel Krediler.
    * İşletme Kredileri.
    * Yatırım Kredileri.
    * Ticari Genişleme Kredileri.
    * Sabit Para Kredileri
    * İnşaat kredileri.
    * Kredi Kartı Takas Kredisi
    * Borç Konsolidasyon Kredisi

    Borç / Kredi Finansmanı İsteyen ve İşletme Sermayesi Arayan Şirketlere Yeni Bir İş Kurmak Veya Mevcut İşi Genişletmek İçin Müşterilere Finansal Danışmanlık Sunuyoruz.

    İlgili Taraflar, yoluyla daha fazla bilgi için lütfen bizimle iletişime geçin.

    Posta; Howardfinancialaid@yahoo.com
    Whatsapp: +1 (573) 279-4038

    YanıtlaSil