2. BÖLÜM
DOĞAYA GÜVENMELİSİN
"İnan bana, eğer sana bir tecrübenin canını yakacağı söylenmişse canını yakacaktır. Acının çoğu zihindedir. Eğer bir kadın doğum yapmanın inanılmaz derecede acılı bir deneyim olduğunu benimsemişse (ki bunu annesinden, kardeşlerinden, arkadaşlarından ya da doktorundan duymuş olabilir) o kadın büyük bir ızdırap çekmeye zihinsel olarak hazırlanmıştır."
STEPHEN KING
'Solunum Metodu' adlı öyküsünden
Çıkan kısmın özeti:
40 yaşına girmek üzereyken sürpriz bir gebelikle karşılaşan
kahramanımız, bebeği dünyaya getirmeye karar verir ve olaylar gelişir…
Yaratılıştaki ahenge inanmak
Oysa hayvanlar ne kadar kolay doğurur!!Çünkü onları korkutacak şeyleri televizyondan izlemez, kitaplardan okumaz ve komşularından duymazlar...
İnsanların çok daha kolay yapabileceği şeyler için makinelere güvenmek pek akıl karı görünmüyor.
İnsanların çok daha kolay yapabileceği şeyler için makinelere güvenmek pek akıl karı görünmüyor.
Türkiye'de sezeryan doğum oranı gittikçe artıyor ve sanırım bu doktorların normal doğum tecrübesizliğinden çok, gebelerin doğuma dair duyduğu korkudan kaynaklanıyor.
Doğum hala gizemlerle dolu bir dünya sunuyor bize. Bunları bilmediği için de korkuyor gebe.
Oysa doğumu bir çeşit şenlik gibi kutlayan birçok tecrübe dinledim, okudum. Anne rahatlamış ve endişesiz olduğunda çocuğu da rahat bırakıyor ve bebeğin dünyaya gelişi kolaylaşıyor. İşin sırrı sizi destekleyecek bir ortam yaratmak ve onun korunması için kararlı davranmakta yatıyor.
Elbette ki bu konuda size yardımcı olacak doula (doğum destek uzmanı), ebe ve doktoru da unutmamak lazım.
Doğum destekçilerini bulmak
Ben en büyük rahatlamayı doktorumu bulunca yaşadım. Ama önce ona giden yolda yaşadıklarımı anlatayım...
Gebeliğimi öğrendiğimden beri birçok hekimle görüştüm. Bunlar, farklı fikirlerde insanlardı. İçlerinde gebeliği ve doğumu büyük bir mesele haline getirip kanımı donduranlar oldu. Öyle azarlandım ki, gebe kaldığım için onlardan özür dilememi beklediklerini düşündüm.
Neyse şimdi geçen ayların sadece iyi kısımlarını hatırlamak yanlısıyım. Midyat'taki sürekli hekimimden çok memnundum. Eşi de pilates dersleri aldığım, alanında öğrenmeye açık ve vizyon sahibi bir fizyoterapistti. Zor geçirdiğim anlarda karı-koca imdadıma yetiştiler, beni her şeyin iyi gittiğine ve kolay geçeceğine dair yüreklendirdiler. Bana o kadar iyi geldiler ki, ailemle ilgili bir takım gelişmeler olmasa, doğumu Midyat'ta yapmayı düşünüyordum. Çünkü taşrada hala geleneksel yöntemler uygulanıyor. Kadınlar kendi bedenlerine, ruhlarına ve her şeyden çok tabiatın kudretine güveniyor. Eğer vücudunuzun gücüne inanıyorsanız doğumu ebelerle evde yapmak daha kolay ve zevkli...
İstanbul'a dönüş durumu ortaya çıktığında yeni bir hekim bulmam gerekti. Ben de hem ebelerle hem doğum destekçileriyle görüşmeye başladım. Uzun yıllardır bedenimi rahatlatmak ve ona şükranlarımı sunmak için 'yoga' yapıyordum. Yoga size bedensel ve ruhsal esneklik sağlar. Doğal doğumu destekleyen birçok yogi vardır. Nitekim yoga eğitmeni bir arkadaşımdan kimlerle görüşeceğime dair destek aldım. Sonra bu görüşmeler ortaya yeni isimler çıkardı. Çok geçmeden doktorumuzu bulmuştum. Bu konuda kendimi çok şanslı sayıyorum. Çünkü her şeyi konuşabildiğim, doğum için tüm isteklerimi yerine getiren ve bebeğin durumuyla ilgili beni ayrıntılı bilgilendiren bir doktora kavuştum. Sanata meraklı bir bilim insanı olarak sözcüklerini özenli, açıklayıcı seçiyor ve dürüst davranıyor.
Eğer şartlar ve konumunuz müsaade ediyorsa olabildiğince çok doktorla görüşün ve kendi dilinize, ruhunuza en uygununu seçin. Çünkü hayatınız boyunca unutamayacağınız, trans halinde boyutlar arası seyahati bile mümkün kılacak güzellikteki bu deneyimi daha da güzelleştirmek sizin elinizde...
Kendi aile geçmişine bakmak
Yaş almanın birçok iyi yanı var...
Zamanın değerini anlıyorsunuz,
eğer kendinizi en yakın dostunuz olarak görüyorsanız özünüze olan sadakatiniz
artıyor…
Ne yaşadıysanız yüzünüzden ‘şıp’ diye okunuyor.
Benim en sevdiğim
kısmı ise şu, kimsenin demesine gerek kalmadan, kendinizi onaylama ve alkışlama
mekanizmasını kuvvetlendiriyorsunuz. Hatta ayın belli günlerini “Aferin Kızıma!”
deme günü ilan ediyorsunuz. Ben bunu on yıldır uyguluyorum.'Aferin kızıma' günlerinde kendimi
ödüllendiriyorum ve beni en çok mutlu eden aktivitelerle zamanımı geçiriyorum.
Kendimin en yakın dostu olmaya gayret ediyorum.
Sadece başarılı olduğumda alkışlanan bir çocuktum.
İnsanların beni sevmeleri için hep derslerimde derece almam gerektiğini düşünerek
büyüdüm ki, bu omuzlarımda ağır bir yük yaratıyordu. 90’lar başlarken Basınköy
Ortaokulu’nda okuduğum yıllar kayıp gibidir, mesela benim için. Okul birincisi
olabilmek için uykusuz kalınan geceler, hırsla dökülen gözyaşları… Sevdiğin
şeylerden uzak kalmak…
Hatırlıyorum da sınavlara çalışmaktan müzik dinleyecek, spora
gidecek hatta kitap okuyacak vakit bulamazdım.
Ebeveynlerim çok erken yaşta
çocuk sahibi olmuşlardı ve kendi ailelerinden gördükleri alışkanlıkları devam
ettiriyorlardı. Göçmendiler, bu yeni ülkede bir iz bırakmak çabasındaydılar. Benim
başarılı olmamı istemelerini anlıyorum. Eminim sağlığımı hiçe sayacak kadar çok
çalışmamı istemiyorlardı. Ölçüyü kaçırdığımda, diyelim bir sınavdan
düşük bir not aldığım için tepinerek saatlerce ağlayıp yemek yemeyi kestiğimde
benim için çok üzülürlerdi.
Bugün azimli ve pes
etmeyen biri olmamda o yılların etkisi büyük şüphesiz. Yine de çocuk gelişimi konusunda yaptıkları hataları 10 yıldır net biçimde görüyorum. Psikanaliz sayesinde bunlarla yüzleşiyorum. Hamilelik sürecimde aile geçmişimle sıkı bir hesaplaşma içine gireceğimden habersizdim. Neyse ki hekimim bunun hamilelerde sıkça rastlanan bir süreç olduğu konusunda beni rahatlattı. Acil bir çözüm beklemek saçma. Yardım istemekte sakınca yok. Eğer zor günler geçiriyorsanız , sizi anlayan bir arkadaşınızdan (gebe olsun olmasın) yardım isteyin. Her şeyi telk başınıza başarmaya kalkmayın!.Lütfen, hamile kalmayan kadınlar halinizi anlamaz safsatasına sakın kendinizi kaptırmayın! Ben en önemli destekleri hiç doğum yapmamış arkadaşlarımdan aldım. Doğum yapmış arkadaşlarım beni eleştirmek ve kendi hatalarını anlatıp üzülmekle meşgulken , hiç gebe kalmamış arkadaşlarım daha anlayışla yaklaşabildiler. Burada yine aynı ana fikre dönüyoruz;
"Bir insanın yaşam tercihlerini ve iyi niyetini belirleyen tecrübelerinden damıttıklarıdır." Herkes zorluk yaşıyor, ama herkes o zorlukları aynı bilgelikle aşamıyor.
Hamile destek gurubu
Çocuk gelişimi hakkında okuduğum kitaplar bendeki hataları farketmemi sağladı. Bunları gördükçe büyük üzüntü duydum. Hem kendi çocukluğumu pamuklara sarmak istedim hem de bir an önce etrafı temizleyip bebeğime kendimdeki marazları aktarmamak istedim. Bu hızla gerçekleşecek bir şifalanma değil elbette. Hemen her gün çocuğunuza karşı davranışlarınızı gözlem altında tutarak geçeceğiniz bir tünel. Belki de sonu görünmüyor. Muvaffak olma şansı oldukça düşük.
Çünkü tertemiz ve masum bir kalbi kirleten yetişkinlerdir. Çocuk dünyanın pisliğini ne bilsin?
Zorlu koşullarla karşılaşsam bile denemeye devam ederim. Fakat aynanın diğer
tarafı da var. Zorluklarla karşılaşma sıklığı, kolay gelen bir başarının ya da
hediyenin de değerli olabileceğini kabul etmenizi engeller. Hayır demeniz zorlaşır. Yük taşımaktan şikayet etmezsiniz. Bu da bu durumu bilerek ya da bilmeyerek suistimal etmek isteyenlerin sizden faydalanmasına fırsat tanır.
En büyük sınavlardan biridir bu...
Zorlukların yüreğini katılaştırmasına ve heyecanını söndürmesine izin vermeyeceksin!
Birkaç gün önce Midyat'tan döndüm. Oradaki evi kapatmak; bir yıldır oluşan düzeni dağıtmak yorucuydu. Ama İstanbul'a geldikten sonra artık tüm vaktimi doğum hazırlığı için vermek beni mutlu etti. Hamile yogasına ve fizik egzersizlerine başlamak, vücudu doğum ve doğum sonrası için hazırlamak ve bu sayede daha çok gebeyle fikir paylaşımında bulunmak...
Sizinle benzer bir süreçten geçen insanlarla bir arada olmak, kendinize dışarıdan bakmanızı sağlıyor. Onlarca deneyim, hepimizin kendimize has ve biricik olduğumuzu hatırlatıyor. Yaratılışımıza güvenmemizi, kadın bedeninin her şeyi bildiğini ve çözebileceğini söylüyor.
GELECEK BÖLÜM:
Bebek beklerken hiç beklemediğiniz şeyler...