"Eğer yeteneğiniz yoksa; fazla alçakgönüllüyseniz, vahşilikten nasibinizi almamışsanız filan... film yapmayı beceremeyebilirsiniz. Ben bir gansterim. Bir şeyi istersem, onu elde ederim."
John Cassavetes
Kader, korkusuzlara 'sınırsız eğlence' vadeden bir parkın yamacında yaşıyordu. Mahallesindeki bir çok kişiden farklı olarak, bu parkta çalışmıyordu. Yine de gününün büyük vaktini parkı ziyarete gelenlerle karşılaşarak geçirirdi. O, parkın girişindeki benzincinin kafeteryasında kasiyerlik yapıyordu. Üzerine nefti yeşili önlüğünü geçirir ve hıza ve neşeye' doymaya şartlanan yüzleri incelerdi. Günde sekiz saatini envai çeşit insan görerek geçirmesinden olsa gerek; çatı katındaki dairesine döndüğünde çayını ve makarnasını alır ve parkın en yüksek noktasına hakim olan Adalet kulesi manzaralı penceresinin önüne yerleşirdi. Komşularından sadece ikisini tanırdı. Evine konuk kabul etmez ve Kardinal pavyonunda geçirdiği gençlik günlerini hiç aklına getirmezdi. Güzel kadındı vesselam, ancak saçına ve ellerine gösterdiği özeni diğer yerlerinden esirgerdi.
Kader eleğini penceresinin dibine astığından emindi. O vakit adaşı, yani talih kapıyı çaldı, Kader'i şaşırttı. Yüzünü minik bir velet kılığında gösterdi. Yazgı, Kader'in üç kat altındaki iki odalı daireyi altı kardeşiyle paylaşıyordu. Babasının patronları, ispiyoncu damgası yemiş olan adamcağızın defterini dürmeye geldiklerinde evden bir tek o kaçabildi. Kader'in kanatlarının altına sığındı. Küçük çocuk, hiç kimselerle konuşmayan bu başörtülü kadını bir kaç kez apartman girişinde görmüştü. Fakat çaresizdi. Acizdi. Yazgı ile Kader'in yolları işte böyle birleşti.
"Dünyadaki en zor şey kendini ifşa etmek, yapmak durumunda olduğun şeyi açıklamaktır. Bir sanatçı olarak inanıyorum ki, bizler bir sürü şey denemek zorundayız. Fakat her şeyin ötesinde, aslolan başarısız olmaya cesaret edebilmektir. Kim olduğunuzu açığa vurabilmek için her şeyinizi riske atmaya istekli olmalısınız."
J.Cassavetes (oyuncu, yazar, yönetmen)1929-1989
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder