10 Nisan 2017 Pazartesi

Dostu olanın aynaya ihtiyacı olur mu hiç?

Dilşad Çelebi için...


"Genç Marx" filminde Marx ile Engels'in tanışmaları şöyle resmediliyor. Henüz gençliklerinin deli dolu günlerini sürmekte olan iki idealist, yayıncı bir tanıdıklarının evinde karşılaşırlar ilk kez. Birbirlerini şöyle bir süzerler. Bir iki nükte edip dürterler. Hemen sonra bir birahaneye gidip kadehleri yuvarlar, karşılıklı hayranlık ve eleştirilerini sıralarlar. Sevdikleri kadınlar dışında kimse onlara inanmazken ne kadar güçlü biçimde birbirlerinin fikirlerinin arkasında durduklarını izleriz. "Engels ile aramda öylesine yakın ve yürekten bir ilişki var ki kimsenin bu ilişkiye müdahale etmeye hakkı yoktur.” der Karl Marx her defasında aralarını bozmaya çalışanlara.Ardından da kitleleri peşlerinden sürükleyecek yola girerler zaten. Henüz Engels "Das Kapital"i yazması için dostu Marx'a maddi destek sağlamaya başlamamıştır. Mektuplaşmalarından da biliyoruz ki her ikisi de, doğru bildikleri hayatı yaşamak için birbirleriyle yola çıkmaktan başka şansları olmadığını ilk tanıştıkları anda sezerler.

Dostumuz bize kim olduğumuzu söyler.
Çoğunlukla bizde ne eksikse dostumuzda fazlasıyla vardır. Diyelim çok cesuruz, düşünmeden adım atıyor ve de risk almaktan korkmuyoruz.
Dost şeçtiğimiz kimse endişeleri ve sağlam adımları ile bize başka seçenekleri de hatırlatır. 


Dostumuz bize yeni yollar açar , bazen kanatlandırır göğe uçarız birlikte. Bazen de bizi derin kuyulara atar. Ne olursa olsun hayatı dolu dolu yaşamak için dostlara ihtiyacımız var.

Dostluk ilişkileriyle güçlenen sanat akımlarına çok rastladık. Cemal Süreya'da ne eksikse Turgut Uyar'da vardı. Edip Cansever'de de... Tuncel Kurtiz, şair dostu Cahit Irgat'ın mısralarını daha yürekten seslendirirdi. Günümüzde duygularını makinelere, akıllı telefonlara kaptırmayanlar için sağlam dostluk müessesesi hala işlerliğini koruyor neyse ki...

Dostlar iyi ki var, dostu olmayanın ne çok eksiği var!

Filmlerini izlemeye doyamadığım Bruce Lee mesela... Gerçek bir insan olmayı dostlarından öğrenmese,  canlandırdığı o süper kahramanı yaratamayacağını söylemiş. Hiç kimsenin kusursuz olamayacağını, işte tam da bu nedenden dolayı güzel olduğunu belirttiği bu ifadesini çok seviyorum;

"Ben Bruce Lee'yi seviyordum ama onun gölgesi olmayı da istemiyordum, bu yüzden kendimi kanıtlamak için bu filmlere başladım. Bruce Lee bir kahramandır, ben değilim. Ben her zaman hayata gülerim. Bruce Lee, güçlü bir tekme savurur, ben ıskalarım. O müthiş bir yumruk yapıştırır, ben gene ıskalarım. Kısacası ben Bruce Lee'nin tam zıddı oldum."

Yaşasın kusurlu dostluklar!


*Tangier, Morocco  2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder